KURAN’DA EVRENSEL BOYUTTAKİ YARATILIŞIN ZAMAN BİRİMİ
Evrenimizin oluşumunu açıklayan bilimsel kaynaklardan bazı alıntılar yaparak konuya girmek daha yerinde olacaktır. Big Bang ya da Büyük Patlama, Evren’in yaklaşık 14 milyar yıl önce çok yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan bir bilimsel teoridir.
•Büyük patlamadan sonra evren radyasyondan yayılan çok sıcak gazla dolmuştur. İlk önce gaz, temel parçacıklardan meydana gelmişti: Önce kuarklar oluştu ve bunlar bir araya gelerek protonları ve nötronları meydana getirdi; daha sonra da elektronlar ortaya çıktı. Büyük patlamadan 300.000 yıl sonra, sıcaklık 3000 °K'ye (2726,85 santigrad) düşünce bu parçacıklar birleştiler ve atomlar oluştu.
http://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_Patlama •Yaygın bilimsel görüşe göre Big Bang ' den sonra, henüz madde oluşmamışken, patlamanın ortaya çıkardığı ışın parçacıkları serbest elektronlarla etrafa yayılıyordu. Tahminlere göre patlamadan yaklaşık 300.000 yıl sonra bu elektronların bir araya gelmesiyle madde oluştu.
(Kaynak:
http://www.ilmimercek.net/?Pg=Detail&Number=7288)
Bu ilk dakikalardan sonra evren oldukça soğumuştur. Bunun sonucu çekirdeksel kuvvetlerin etkinliği bitiyor. Evrenin o sıradaki bileşimi %75 Hidrojen ve %25 Helyum çekirdeğinden oluşmuş ve sonraki 300.000 yıl boyunca hiçbir değişim meydana gelmemiştir. Bu süre sonunda sıcaklık 3.000 derecenin altına düşünce, elektromanyetik kuvvet sahneye çıkmıştır. Elektronları mevcut çekirdeklerin çevresinde yörüngeye sokularak ilk Hidrojen ve Helyum atomları yaratılıyor. Böylece serbest elektronların ortadan çekilmeye başlaması evreni saydamlaştırmıştır.
•Büyük patlamadan 10 dakika sonra İlk atom çekirdekleri olan Hidrojen ve Helyum çekirdeği oluşur:
1 proton + 1 Nötron = Hidrojen çekirdeği (Evrenin %75’idir)
2 Proton + 2 Nötron = Helyum çekirdeği (Evrenin %25’idir)
300.000 yıl boyunca dinlenme dönemi (sıcaklık 3.000 derecenin altına düşer) Elektromanyetik kuvvetler devreye girer, elektronlar çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilir ve ilk Hidrojen ve Helyum atomları oluşur. Evren saydamlaştığı için, Fotonlar serbestçe yayılmaya başlar. (Kaynak:
http://www.historicalsense.com/Archive/Fener7_4.htm)
•Büyük Patlamanın hemen ardından, Evren, atomların oluşabilmesi için fazla sıcaktı. İlk atomlar, Evrenin ortaya çıkışından yaklaşık 300 binyıl sonra meydana gelmeye başladı.
(Kaynak:http://www.haberbilgi.com/bilim/astronomi/evrende_geri_kazanim.html )
•Bu büyük patlamadan 300,000 yıl sonra yani bundan aşağı yukarı 13,5 milyar yıl önce evrenin ilk görülebilir halinin fotoğrafı çekildi. 1992 yılında NASA’nın COBE uydusunun çektiği bu fotoğrafın astrofizikçilerin hesaplarına tam uyumlu olduğu gözüktü.
http://www.salom.com.tr/news/detail/8427-Einstein-Tanri-zar-atmaz--Tanrihttp://www.godandscience.org/apologetics/bigbang.html,
http://lisa.nasa.gov/SCIENCE/echoes.html,
http://www.visionlearning.com/library/module_viewer.php?mid=67 http://science.nasa.gov/astrophysics/big-questions/what-are-the-origin-evolution-and-fate-of-the-universe/ http://www.mmf.selcuk.edu.tr/personel/yeren/yasareren/pdfdosy/jeomuh_giris/Microsoft%20PowerPoint%20-%203-jmg-dunya.pdf http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bdergi/509/buyuk_deney_poster.pdf (Bilim Ve Teknik Dergisi-Nisan 2010. 509.sayı poster eki)
Şimdi bu bilgiler ışığında Kur'an-ı Kerim'de Evren’in oluşumuyla ilgili hangi işaretler bulunduğuna geçebiliriz.
KURAN’A GÖRE ÖLÇÜ 50 BİN YILDIR
İlk atomların ve dolayısıyla maddenin oluşum sürecinde belli bir süre göze çarpmaktadır. Bu süre 300,000 yıldır. Büyük patlamadan 300,000 yıl sonra elektromanyetik kuvvetlerin devreye girmesiyle elektronların çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilerek atomların (maddenin) oluştuğu bu konuyla ilgili benim incelediğim bilimsel kaynakların tümünde vurgulanmıştır. Peki, Kuran’da bu 300.000 yıl ile ilgili ne gibi bir işaret vardır? Bunun açıklamasını yapabilmek için ilk önce şu ayetlere dikkat çekmek gerekir.
Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri “ALTI GÜN”de yaratan,
sonra Arş'a istiva eden (ona hükmeden) Rahman'dır. Bunu bir bilene sor.
25 ( Furkan) / 59
Melekler ve Ruh (Cebrail), oraya, miktarı (Dünya yılı ile) “ELLİBİN YIL” olan bir günde yükselip çıkar.
70 (Meâric)/ 4
Kuran-ı Kerim'deki toplam yedi ayette evrenin yaratılmasıyla ilgili belli bir süreden söz ediliyor: Bu süre ''Altı gün''dür. Meâric suresinin 4. ayetinde ise, bize zamanın akışı ile ilgili kozmik bir ölçü veriliyor; 1 gün = 50,000 yıl. Kuran’da Allah katında bir günün insanlar için ''bin yıl'' gibi olduğuna dair ayetler de vardır. Fakat bu ayetlerde zamanın izafiliği ve Allah için zamanın akışının farkını vurgulamak için bizim de günlük dilde kullandığımız ''Binyıl'' gibi genel bir örnekseme kullanılıyor. Ayrıca içinde ''Binyıl''ın geçtiği bu ayetlerde ''sizin saya geldiklerinizden'' ya da ''sizin saymakta olduğunuz yıllardan'' denilerek de özel bir duruma dikkat çekiliyor. Çünkü onların saya geldiği yıllar Kameri takvime göre saydıkları yıllardır.
Kuran’ın indirildiği zamanlarda kullanılan Kameri takvime göre bir yılın süresi Miladi takvime göre 11 gün eksiktir ve Miladi takvime göre de farklı zaman dilimlerini ifade eder. Bu durum Miladi takvim dışındaki diğer takvim sistemleri için de geçerlidir. (Çin ve Maya takvimleri gibi) Hatta o zamanlar kullanılan Miladi takvim bile gerçekte tam olarak Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresini karşılamaz. Bu yüzden ellibin yılın geçtiği Meâric 4. ayette ise ''sizin saya geldiklerinizden'' sözü ''özellikle'' kullanılmamıştır. Bilimin keşfetmiş olduğu, Evrenin yani maddenin oluşumuyla ilgili hesaplanan süre olan 300.000 yıl, Ay'ın hareketleri değil, Dünya'nın Güneş çevresindeki dönüş süresi olan birim yıl (1 yıl) olarak alınmıştır. Kuran'daki 50,000 yıllık sürede de zaman dilimi olarak sayıla gelen ve süresi bilinen yıllardan değil, o zamanlar için farazi sayılacak bir sürenin, yani Dünya'nın Güneş çevresindeki dönüş süresinin esas alındığını görürüz. Kuran’da ‘’gün’’ (yewm) kelimesinin tekil olarak -ek almadan yalın halde- 365 defa geçiyor olması da, ölçü alınan süre olarak Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresinin alınmış olduğuna dair kuvvetli bir işarettir. Ellibin yıldan oluşan bir gün için de ''sizin saya geldiklerinizden'' denseydi bu ellibin yıl Miladi Takvime göre daha az veya daha farklı bir zamanı ifade edeceği için 300.000 yıldan çıkarak beklediğimiz sonucu yani 6 günü bulamazdık. Bu açıklama yanlış anlaşılmamalıdır. Çünkü 300 bin yıla ya da 6 gün sonucuna ulaşabilmek için herhangi bir zorlama değil, ayette ‘’sizin saya geldiklerinizden’’ denmediği içindir.Şimdi basit bir matematik hesabıyla Kuran'da birçok kez bahsi geçen 6 günde yaratmanın sırrını çözebiliriz;
Bugün bazı kaynaklarda evrenin altı günde yaratılmasıyla ilgili olarak, altı gün ile evrenin bugünkü yaşı arasında bağıntı kurularak açıklama yapılmaya çalışılmıştır. Ancak bunun sağlıklı bir yöntem olamayacağı açıktır. Zira evrenin yaşı her an sürekli değişen bir süreyi ifade eder. Kuran’daki altı gün ise Kuran ayetlerinin hiçbir zaman değişmediği ve değişemeyeceği için mutlak sabit olan bir süreyi ifade eder. Diyelim ki altı gün ile her hangi bir formül ya da bağıntı kullanılarak evrenin bugünkü tahmin edilen yaşına ulaştık. Peki, örneğin bugünden (kıyametin o zamana kadar da kopmadığını varsayarsak) on milyar yıl sonra aynı formül ile ve aynı kalacak olan altı gün ile evrenin o günkü yaşına da ulaşılabilecek midir? Yoksa o formülde zamana göre sürekli değişiklik mi yapılacaktır?
Kuran meallerinde ve tefsirlerinde özellikle evrenin altı günde yaratılması ve yerkürenin iki günde yaratılmasıyla ilgili olarak, (aynı şey dört günde gıdaların takdir edilmesiyle ilgili olarak da geçerlidir) ayetlerde bu ‘’günler’’ ile bildiğimiz anlamıyla 24 saatten oluşan günlerin kastedilmediği, bu günler ile ‘’altı devir’’ ya da ‘’iki devir’’ kastedildiğine ilişkin açıklamalar yapılıyor. Zaten bu günlerin 24 saatten oluşan günler olamayacağı açıktır. Ancak ‘’devir’’ ile neyin kastedildiği, bu devirlerin her birinin ne zaman başlayıp ne zaman bittiğine ve bu devirlerin her birini diğerlerinden ayıran özellikleri bugün modern bilimin ulaştığı bilgilerle dahi açıklığa kavuşturulamadığı için ‘’muğlâk ‘’olarak kalmaktadır. Bu durum da Kuran’ın anlaşılması yönünden sakınca ve zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Tabii ki bu durumdan iyi niyetle ve Kuran’ın insanlar tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için çaba harcayan meal ve tefsir yazan ilim adamlarımızı sorumlu tutamayız. Elbette, onlar da ilim adamı vasfıyla bilime, akla ve mantığa daha uygun bir açıklamayı biliyor olsalardı mutlaka bunlara yer verirlerdi.
İşte, bahsettiğimiz açıklamaların temel amacı da budur. Ayetlerin anlamıyla ilgili olarak neye inanılması gerektiği konusunda fikir verebilecek konumda değiliz. Ancak, söz konusu ayetlerin açıklanmasında bu görüş ve bilgilerin de mutlaka değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
NASA'nın kozmik fon radyasyonunu araştırmak üzere uzaya gönderdiği (1989) COBE uydusunun ulaştığı veriler de büyük patlamadan 300.000 yıl sonra ilk ışığın Evrende yayılmaya başladığı yani atomların, dolayısıyla da maddenin bütün yapı taşlarının oluşup atomlara dönüşmeye başladığını doğrulamaktadır. 2001 yılında yine NASA tarafında uzaya gönderilen WMAP uydusu da büyük patlamadan 379,000 yıl sonra Evrenin %4 ünün ve 380000 yıl sonra Evrenin %12 sinin atomlara dönüşmüş olduğunu gösteren veriler alınmıştır. Bu veriler NASA'nın resmi internet sitesinde COBE ve WMAP uydularıyla ilgili bölümlerde yayınlanmaktadır. Bu veriler, Evren’in başlangıcından itibaren 300.000 yıl sonra yani Kuran’daki şekliyle 6 günde maddenin tüm yapı taşlarının, tüm atom altı parçacıklarının oluştuğunu, yani atomların oluşmaya başladığını doğrulamaktadır.
En son bilimsel bulgularda, Evren’in oluşumunda kozmik ses dalgalarının rolü ve bunların 300.000 yıl içinde etkili olabildiği açıklanmaktadır.
Yukarıda anlatılan bilimsel verilere ek olarak, Tübitak’ın (Türkiye Bilimsel Ve Teknik Araştırmalar Kurumu) resmi sitesinde yayınlanan ve 2009 yılına ait, Michigan Üniversitesi yayınları arasında bulunan çalışmalarda da Evren’in ilk 300.000 yılına ait verilerden bahsedilmiştir. (Ayrıca WMAP uydusunun verileri de nazara alınmıştır.)
TUG Cosmology School 2009 Dragan Huterer, University of Michigan
http://obscos_09.tug.tubitak.gov.tr/docs/lec1_TUG_Huterer.pdfBu verilerin yanında Nasa’nın resmi sitesinde yayınlanan Beyond Einstein: from the Big Bang to black holes adlı bölümde 300.000 yıla ait verilerden söz edilmektedir.
http://www.universe.nasa.gov/reports_pubs/Beyond-Einstein.pdfYine buna ek olarak Kaliforniya Üniversitesi’nin 2010 yılı tarihli New Cosmology başlıklı seminerinden alınan yayınlarında da 300.000 yıldan birçok kez söz edilmektedir.
http://sdcc3.ucsd.edu/~ir118/MAE192W10/MAE192W10.html Bu konuyla alakalı en son bilimsel bulgularda Evren’in oluşumunda kozmik ses dalgalarının rolü ve bunların 300.000 yıl içinde etkili olabildiği açıklanmaktadır.
Çoğu kozmologlara göre; Big Bang’den hemen kısa bir süre sonra (belki şişme döneminde) gravitasyonel değişimlerin sebebi, ses dalgalarının hidrojen gazını tetiklemesi sonucudur. Bu dalgalar donmadan önce 300.000 yıl yaşarlar. Limit mesafede hareket eder veya belirli sayıda osilasyon yaparlar.
http://gokbilgi.blogspot.com/2009/01/galaksi-abell-1835-ve-karanlk-enerji.htmlYukarıdaki kaynakta belirtilen bilgiler California Teknoloji Enstitüsü’nün (California Institute of Technology) internet sitesinden alınmıştır. Bu kaynakta aynen şu şekilde açıklama bulunmaktadır.
“Most cosmologists believe that sound waves were induced in the hydrogen gas in response to the gravitational fluctuations set up shortly after the Big Bang (perhaps by the episode of inflation). Since these waves have only 300 000 years to live, they can only move or a limited distance (or oscillate a certain number of times) before freezing out.
This distance is called the "sonic horizon" and sets a fundamental length scale in the early universe. The first and largest peak in the above spectrum corresponds to sound waves that were just starting their first period of compression when the freeze out occurred. (These are very low frequency sound waves!) The succesive peaks correspond to higher frequency waves alternately caught in periods of rarefaction and compression at the time of lastscatter.”
http://www.pma.caltech.edu/Courses/ph12/papers/WMAP.pdf
Bu kaynakta WMAP uydusunun verileri de değerlendirilirken önce bu uydunun verilerinin alındığı zaman olan Büyük Patlama’dan sonraki 380 bin yıldan bahsedilir, sonra da bugünkü Evren’de bulunan maddenin ilk oluşum sebebinin 300.000 yıl etkisini sürdürebilen kozmik ses dalgaları olduğu üzerinde durulmaktadır. Aşağıda verilen kaynaktaki bilgiler de bu konuda aydınlatıcı olabilir.
Kozmik ses dalgaları: Big Bang’ten hemen sonra ortaya çıkan kozmik ses dalgaları da haritaya entegre edildi. Erken Evren’de fotonlar tarafından emildiği düşünülen bu dalgaların varlığı ilk kez geçen yıl keşfedilmişti. Erken Evren kabul edilen ilk 300 bin yıla ait ‘yankı’ları taşıyan bu kozmik ses dalgalarından, galaksilerin dağılımını anlamada istifade edilecek. İlk 300 bin yıl zarfında evren yoğun ve kızmış bir top şeklindeydi. Erken Evren’de hidrojen atomları iyonize olarak, proton ve elektronlara ayrışıyordu. Bilim insanları kozmik ses dalgalarını da hesaba katarak, astronomik ölçümlerin kesinliğini artırmayı hedefliyor.”
Kaynak: New Scientist 15 May 2006 by Kimm Groshong
http://www.newscientist.com/article/dn9164-biggest-map-of-universe-reveals-colossal-structures.htmlhttp://thaber.wordpress.com/page/14/Yeniden Diriliş ve Ses Dalgaları
Yukarıdaki kaynaklarda verilen bilgilerde evrenin ilk yaratılışında, yani Büyük Patlama olayında, kozmik ses dalgalarının rolünden bahsedilmektedir. Bu ses dalgaları bugünkü Evren’in bile şekillenmesinde temel etkenlerden biri olmuştur. Bu konuda daha da ilginç olan nokta, ölümden sonra tekrar dirilişten yani ikinci yaratılıştan bahsedilen ayetlerde de açıkça “ses”ten ve bu çok güçlü sesin etkisiyle yeniden yaratılışın gerçekleşmesinden söz edilmektedir. Aşağıda verilen şu ayetlerde bu durumu tespit edebiliriz.
Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler.
38 (Sad)/15
Onlar, birbirleriyle çekişip dururken kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar.
36 (Yasin)/49
Olan müthiş bir sesten ibarettir. Bunun üzerine onların hepsi hemen huzurumuzda hazır bulunurlar.
36 (Yasin)/53
O (diriltme) korkunç bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.
37 (Saffat)/19
Seslenenin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver. O gün insanlar bu sesi gerçekten işiteceklerdir.
İşte bu, çıkış günüdür.
50 (Kaf)/41,42
Tekrar diriliş yani ahiret hayatının başlangıcı ikinci bir Big Bang gibi ses dalgalarının etkisiyle gerçekleşecek bir olay olmalıdır. Çünkü bu kozmik ses dalgaları Evren’in oluşumunu sağlayan ilk enerjiyi evreni aynı zamanda şekillendirecek şekilde Yüce Allah tarafından yaratılmış ve yönlendirilmiş olmalıdır. Yeniden diriliş de yeni bir şekillenmenin sonucunda gerçekleşebilir ve ses dalgaları gibi bir enerjiye muhtaçtır. Bunları takdir edebilecek ve yaratabilecek güç ise yalnızca Yüce Allah’ta bulunmaktadır.
MEARİC 4. AYETTEN NASIL EVRENSEL (KOZMİK) BİR ÖLÇÜ ÇIKARIYORUZ?
Kuran ayetlerinde Evren’in ve Yerkürenin yaratılması ve gıdaların takdir edilmesiyle ilgili olarak verilen “altı gün”, “iki gün” ve “dört gün” olarak bildiğimiz anlamıyla, 24 saatten oluşan günler olmadığı açıktır. Bunlar sembolik günlerdir ancak, süresi ve özellikleri belli olan günleri (devirleri) ifade etmez. Çünkü bugün modern bilimin bu yönde genel kabul görmüş bir bulgusu yoktur. Bu sembolik günlerin neyi ifade ettiğine dair çıkarım yapabileceğimiz Kuran ayetlerinde sadece iki zaman dilimi için ‘’bir güne eşit’’ süreden bahsedilmiştir. Bunlar 50 bin yıl ve bin yıldır. Bunlardan bin yılın neden ölçü olamayacağını yukarıda açıklamaya çalıştık. Yüce Allah’ın “sizin saya geldiğiniz yıllardan” diyerek 1000 yılın zamanın izafiliğini açıklamak için kullanılmış olabileceği ortadadır. Geriye akla ve mantığa uygun olan Meâric suresinin 4. ayetindeki “50 bin yıl “ kalıyor. Ayrıca ayette doğrudan sadece 50 bin yılda ulaşır denmiyor, “miktarı” 50 bin yıl olan bir gün’’den bahsediyor. Yani burada bahsi geçen ‘’bir gün’’ öyle bir gün ki, miktar olarak 50 bin yıldan oluşuyor. Ayrıca bu surede meleklerin, Evren’in katlarını geçip Yüce Allah’ın katına ulaşabilmesinden bahsederek, uzun süreli evrensel bir olay ve hareketin kozmik (evrensel) bir ölçü olduğu izlenimini veriyor. Ayrıca bin yılın geçtiği tüm ayetlerde ‘’sizin saya geldiklerinizden ‘’dendiği halde, 50 bin yıl için sadece ‘’yıl’’dan bahsedilerek aradaki fark vurgulanmıştır.